Türkiye’de 15 yıl önce genel müdür koltuğuna uygun bir aday olmak için bir yabancı dil bilmek, yurtdışı tecrübesi edinmiş olmak ve yurtdışı tecrübesini mümkünse ABD’de okul yıllarından başlayarak sağlamak yeterliydi. Dünyanın sayılı üniversitelerinde okumuş, MBA yapmış, sonrasında uluslararası banka, denetim şirketi ya da global şirketlerde 5 yıl deneyim kazanmış kişiler Türkiye’ye döndüklerinde genel müdür koltuklarını neredeyse garantiliyorlardı. Ancak ihtiyaçlar değiştikçe, beklentiler de farklılaşmaya ve artmaya başladı. Örneğin, CEO adayı olmak için İngilizce bilmek artık yeterli değil. İspanyolca, Almanca, Fransızca gibi dillerden en az birini ana dil gibi konuşabilmeleri gerekiyor. Hatta gelişmekte olan Rusya, Hindistan, Çin, Brezilya gibi ülkelerin de dillerine hakim olmaları önemli bir avantaj sağlıyor. Çünkü artık iş dünyası bu dinamik ülkelere yöneliyor. Amrop International Yönetici Ortağı Dr. Yeşim Toduk, yönetici atamalarında şirketlerin yabancı dil taleplerinin değiştiğini belirterek “Rusya en büyük ticaret ortaklarımızdan. Bu nedenle CEO adaylarının İngilizce’den sonra Rusça öğrenmeleri onlara avantaj sağlar” diyor. Türkiye’deki şirketlerin Kuzey Afrika ve Ortadoğu ile ilişkilerinin arttığına dikkat çeken Toduk, “Artık yönetici ararken Kuzey Afrika, Cezayir, Ortadoğu ve Fas’ta çalışacak kişilerin Arapça bilmesi isteniyor. Arapça, Farsça bilmek avantaj” diye konuşuyor. Diğer yandan, yabancı dil bilmek, yurt dışına açılmak, yabancı iş ortaklarıyla iyi bir frekans tutturmak için yeterli değil. İletişim ve empati kurabilme yeteneğinin önemine değinen Human Resources Management Kurucu Ortağı Aylin Coşkunoğlu Nazlıaka, farklı kültürlerdeki farklı bilgileri kaynaştırabilme, seyahat ve lokasyon esnekliği, stratejik çeviklik, analitik düşünme, küresel doğruları yerel koşullara adapte edebilme ve fırsatları ve tehditleri global olarak algılayabilme özelliklerini de iş dünyasının gereklilikleri arasında sıralıyor. Bu yetkinliklerin dışında “soft skill” denen kişisel beceriler de iş hayatında başarı için çok gerekli. Fortune Danışmanlık Genel Müdürü Ayşen Arıduru’nun sıraladığı listeye bakıldığında CEO’lardan halen süper kahraman özellikleri beklendiği görülüyor. Çünkü ona göre bir CEO’nun cesur, tutkulu, yaratıcı, sabırlı, yenilikçi, vizyoner, karizmatik, hitap yeteneği kuvvetli, hızlı, çözüm üreten, yenilgiyi kabul etmeyen bir karaktere de sahip olması gerekiyor. Elbette, şimdiye kadar sayılan özellikleri sonradan kazanmak pek kolay değil. Geleceğin CEO’larının aslında daha ilköğretim çağından başlayarak yetiştirilmesi gerekiyor. Egon Zehnder International Yönetici Ortağı Murat Yeşildere ilk öğretim yıllarında Türkiye’de bulunan ve eğitim kalitesi yurtdışındaki örneklerinden zaman zaman daha ileri olan kurumların seçilmesinin daha doğru olduğuna inanıyor. Bunun nedeni, bu dönemin çocuğun Türk kültür ve adetlerini öğrendiği yaşlara denk düşmesi. İlk öğretim döneminde eğitimin spor, sanat ve kültürel faaliyetleriyle desteklenmesi önem taşıyor. Uzmanlar erken yaşlarda atletizm, yüzme, basketbol gibi spor faaliyetlerinin vücudun fiziksel gelişimine daha büyük katkıda bulunduğunu belirtiyor. Gelişme çağındaki çocukların sanat faaliyetlerinde bulunması, zihinsel gelişimi de hızlandırıyor. Yabancı dillerin erken yaşlarda daha kolay.
|